Göynük, Bolu şehir merkezine 98 km mesafede, denizden 730 metre yükseklikte bulunan tarihi bir ilçedir. Kültürel ve doğal değerlerini korumayı başarmış olan şehir, Anadolu tarihinin tüm evlerini yaşamıştır.
Göynük’ün bilinen en eski adı Koinon Gallicanon’dur. Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldığı zaman kurulan beylikler arasında olan Umurbey Han Beyliği’nin Merkezi Göynük olmuştur. Bizanslılarla yapılan çarpışmalarla Osmanlılar Umurbey Han elinden Göynük’ü almıştır. Osmanlının ilk kuruluş dönemlerinde Orhan Gazi’nin oğlu Gazi Süleyman Paşa Göynük’e yerleşerek burada kendi adı ile anılan muhteşem bir cami ve birde hamam yaptırmıştır. Osmanlının kuruluş dönemi mimari eseri olan bu muhteşem cami ve hamam halen kullanılmaktadır. 1331 – 1335 tarihleri arasında, tek şerefeli, tek minareli ve tek ahşap kubbeli olarak inşa edilen eser, 1948 – 1960 yıllarında restore edilmiştir. Caminin en büyük özelliği yöredeki ilk Osmanlı eserlerinden ve en sağlamlarından biri olmasıdır.
İstanbul’un ikinci defa kuşatılmasından sonra Bizans İmparatoru Yuannis ile anlaşan Yıldırım Beyazıt, Göynük dolaylarından bir kısım ahaliyi İstanbul’da kurulacak İslam Mahallesi’ne yerleştirmiş. Ancak yapılan anlaşma bozulunca Göynüklüler İstanbul’dan ayrılarak Tekirdağ’da Göynüklü Köyü’nü kurmuşlar.
1453 yılında İstanbul’un fethinde, Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin hazretleri olup, fetihte büyük katkısının olduğu da tarihe geçmiştir. Akşemseddin hazretleri, Eyüp Sultan hazretlerinin kabrini bulmuş ve Pastör’den asırlarca önce mikrobu keşfetmiştir. Her yıl mayıs ayının son haftası ilçede Akşemseddin hazretlerini anma günü etkinlikleri düzenlenmektedir.
Fetihten sonra devlet İşlerinden elini çeken Akşemseddin hazretleri Göynük’e yerleşerek, 15 yıl burada yaşamış ve Göynük’te vefat etmiştir. Bu büyük zatın türbesi Göynük’tedir. Akşemsettin hazretlerinin türbesi, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmıştır. Kefeli taşından yapılmış kasnaksız bir kubbe ile örtülü altıgen planlı bir yapıdan oluşan türbe, sandukasıyla da büyük önem taşımaktadır. Ceviz üzerine kabartma yazı ile süslü olan sanduka, Osmanlı ağaç işçiliğinin güzel bir örneği olarak bilinmektedir.
Bununla birlikte büyük velilerden Debbağ Dede hazretleri ve Ömer Sıkkıni hazretlerinin türbeleri de Göynük’te bulunmaktadır. Ömer Sıkkıni, Akşemsettin hazretleri ile aynı dönemde yaşamış olan Hacı Bayram Veli’nin müritlerindendir. O dönemlerde Göynük’te oturup, bıçakçılık yaparak geçimini sağlayan Ömer Sıkkıni hazretlerinin, miladi 1475 yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir. Ömer Sıkkıni hazretleri halk arasında ‘bıçakçı dede’ diye de bilinmektedir.
Cumhuriyet Dönemi’nde idari teşkilat yeniden kurulduğundan, Bolu vilayet olmuş, Göynük, Düzce, Gerede ve Mudurnu, Bolu’nun ilk kazalarını oluşturmuşlardır. Kasaba, İstanbul ve Ankara gibi iki büyük anakentlerin tam ortasında Bilecik, Eskişehir, Ankara ve Sakarya illerinin sınır komşusudur.
İlçede, 7 adet cami, 3 adet türbe, 1 adet hamam, 1 adet tarihi zafer kulesi, eski belediye binası, eski hükümet konağı, 2 adet çeşme, 1 adet tarihi çınar ve muhtelif mimari özelliklerinden dolayı tescillenmiş sivil mimari örneği konut ve işyerleri ile birlikte toplam 127 adet tescilli eski eser bulunmaktadır. Bunun yanı sıra cephe korumalı 40 adet sokak dokusuna katkısı olan binalar bulunmaktadır.
Göynük’ün simgesi haline gelen Zafer Kulesi, kasabaya gelen misafirlerin ilk gözdesi. Vadinin en yüksek tepesine kurulan kule kasabanın her yerinden görülebiliyor. 1923 – 1924 yılları arasında sekizgen temel üzerine kurulan ahşap kule, Cumhuriyet Dönemi’nin ilk Kaymakamı Hurşit Bey tarafından yaptırılmış.
Göynük, mevcut durumu ile tarihi dokusu bozulmamış ender rastlanan Osmanlı kasabalarından birisidir. Gerçek anlamda bir Osmanlı şehridir. İlçenin en eskisi yaklaşık 700 yıllık eski eser niteliğindeki konut, işyeri, hamam, türbe, hazire ve en az tarihi eserleri kadar eski, tarihi eserleri kadar değerli çınar ağaçları ile süslüdür. Tüm bu değerler, hep birlikte halen işlevlerini sürdürmektedirler.
İlçe merkezi sit alanıdır. En son kapsamlı çalışma ise 1991 yılında İller Bankası, Göynük Belediyesi ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tespit elemanlarının ortak çalışmaları ile halen yürürlükteki ‘Koruma Amaçlı İmar Planı’ yapılarak yürürlüğe konulmuştur. Bu Koruma Planı titizlikle halen uygulanmaktadır. Göynük, inanç ve kültür turizmi ile önemli bir turizm potansiyelini bünyesinde muhafaza etmektedir.
Bu değerlerle birlikte halen yaşayan bir tarih olan ilçede, kültürel değerler ve gelenekler, giyim kuşam, yöresel halk oyunları, yöresel mutfak kültürü ve sosyal ilişkiler halen orijinalliğini koruyarak yaşatılmaktadır. Yörede ender kalmış el sanatlarından biride kaşıkçılıktır.
Göynük, doğal ve kültürel pek çok zenginliği içerisinde barındırır. Kültürel miras evlerinin yanında gölleri, yaylaları, kanyonları, bitki ve hayvan çeşitliliği ile de ayrı bir değer taşır. Yörenin yaylalarında üretilen tüm ürünleri Pazartesi günüleri kurulan pazarda görmek mümkün. Kadınlar Pazarı denilen bölgede satılan bu ekolojik ürünler, orijinal yöre kıyafetleri kuşanmış ve bu mamulleri üreten kadınlar tarafından bizzat satılması ile de çok ayrı önem taşımaktadır.
Kasabanın sınırları içerisinde bulunan Sünnet Gölü dar ve derin bir vadinin heyelan sonucu tıkanmasıyla oluşmuştur. Gölün dibinden ve küçük bir ırmaktan beslenmektedir. Bitki örtüsü; karaçamlar, yeşille mavinin doyumsuzluğunu ortaya koyuyor. 820 metre yükseklikte olan Sünnet Gölü, 18.75 hektar büyüklüğündedir. Göl etrafında; kızılcık, dağ nanesi, kalabak yaprağı, dağ fındığı ve böğürtleni yetişmektedir. Dağ kekiğinin kokusunun insana verdiği haz tarif edilemez.
Göynük’ün güzelliği dillere destan bir diğer doğal değeri de kasabaya yaklaşık 6 km mesafede bulunan Çubuk Gölü’dür. 1.150 metre yükseklikte bulunan gölün en derin bölgesi yaklaşık 13 metredir. Gölde alabalık ve sarıbalık yaşamaktadır. 2005 yılında Rüzgârlı Bahçe dizisin çekimleri için buraya bir film platosu inşaatı başlatılmış fakat filmin bazı nedenlerden dolayı yayımdan kalkmasıyla birlikte buraya yapılan binalar da burada öylece bırakılmış. Üç, dört tane yel değirmeni göle çok ayrı bir güzellik katmaktadır.
Göynük’e Ulaşım
İstanbul: İstanbul’dan Adapazarı’na kadar otoyoldan gelip Bilecik, Eskişehir, Antalya istikametine dönülecek. 28 km sonra Geyve – Taraklı yol ayrımı var. İlçe bu yol ayrımına 60 km mesafede bulunmakta.
Ankara: Ankara’dan Sincan, Ayaş, Beypazarı, Çayırhan, Nallıhan’a kadar yol 150 km. İlçe, Nallıhan’a 60 km mesafede.
Bursa: Bursa’dan, Gemlik, Orhangazi, İznik yolundan Adapazarı istikametine dönülüp 46 km sonra Ali Fuat Paşa’ya varılır. Buradan, Geyve – Taraklı Yolu takip edilerek 60 km sonra Göynük’e varılır.
Eskişehir: Eskişehir’den Bilecik – Geyve Yolu takip edilerek Taraklı istikametine dönüldüğünde 60 km mesafede Göynük sizi karşılar.
Bolu: Bolu’dan Mudurnu Yolu takip edilerek 87 km sonra Göynük’e ulaşılabilir.